Kemik Büyümesi Hastalığı, Bütün bayanlar gençlik yıllarında
ayaklarının çok güzel olduğunu düşünürler ve yaşları ilerledikçe ayak
yapısal bozukluktan şikayet ederler. Aslında en çok şikayet edilen ve
ayakları için bir hekime gitmelerinden en büyük neden başparmaklarında
ortaya çıkan kemik çıkıntısıdır.
Ortopedi doktorları, tarafından çoğunlukla karşılaşılan bu sorun çoğu
zaman hastaları kozmetik olarak rahatsız etmekte olsa da, kişiye ağrı
hissettiriyorsa tedavi edilmesi gerekli bir hal oluşturmaktadır.
Ayaklarımız yaşımız ilerledikçe şekil değiştirir.
Genellikle ayak tarak kemiklerini bir arada tutan bağlar, hamilelik
döneminde hormonların etkisiyle veya yaşla ilerledikçe gevşer ve bu
bölgenin daha da genişlemesine, ayakta yayılmaya neden olur. Bu oluşumda
ailesel özelliklerin de büyük etki oluşturur.
Bir başka deyişle ailenizden bir başka kişide halluks valgus varsa
sizde de olma olasılığı ailesinde olmayan bir bireylere oranla dahada
yüksektir.
Kemik Büyümesi Belirtileri,
Kemiklerimiz biz doğmadan ana karnında kıkırdak olarak biçim
oluşturur. Biz geliştikçe bu kıkırdak çeşitli minareller katışımları
vasıtasıyla sertleşerek kemik halini oluşturur. Kıkırdak da ayrıca
gelişerek yetişkin insan kemiğinin "şeklini" oluşturur. Kemik
büyümesi, her kemiğin en alt yapısında başlar. Uzun bir kemik
gövdesinin tam ortasında yani merkezindedir.
Büyüme, merkezi ilik boşluğu çevresinde yukarı ve aşağı doğru uzama
biçiminde gerçekleşir. Daha sonra kemiğin her iki ucunda ikincik büyüme bölümü
oluşur. Büyüme tamamlananadek, büyüyen kemik sınıfları arasında
kıkırdak bölgeleri kalır. Bu bölgelere büyüme dalları adı verilir.
Sağlıklı kemik büyümesi için, bütün vücudun iyi çalışıyor olmasına
duyulur.
Hastalık, sağlıksız beslenim, yaralanma ve uzun süreli
hareketsizlik kemik büyümesini olumsuz etkiler. D vitamini
eksikliği, kemiğin yumuşayıp şekil bozukluğu sonucunu oluşan
raşitizm hastalığına yol açar. hipofiz guddesinin veya Tiroid bezi
normal hormon seviyelerini oluşturamaması cüceliğe neden olur.
Büyüme hormonunun fazla üremesi ise, hastalık derecesinde uzamaya
sebep olur.
Kemik Büyümesi Tedavisi,
Öncelikle belirtmek gerekir ki, halluks valgus, şekil bozukluğudur.
Ancak yapılacak bir müdahale ile düzeltilebilir. Cerrahi müdahale
zorunluluğu kişinin ayakkabı giyemeyecek kadar fazla bozuk şekilli bir
ayağa sahip ise veya şekil bozukluğu çok fazla olmasa bile ayak
ağrısının dayanılmaz sonuca varması durumunda ortaya
çıkabilir.
Halluks valgus, cerrahi tedavisi bir zanattir. Bu yapıyı icra etmek
için kırkın üzerinde ameliyat tekniği ortaya atılmıştır. Çoğu zaman bu
tekniklerden bir kaçının ortak kullanılması ile başarılı sonuç
alınmaktadır.
Kemik Büyümesi Belirtileri,
Kemik tümörü belirtileri nelerdir? Büyüme ağrısı yaşıyorsanız dikkat!
Yumuşak doku ve kemik tümörleri toplumda, milyonda bir oranında görülüyor. Yumuşak doku tümörleri, kemik tümörlerine göre 2-3 kat daha fazla ortaya çıkıyor.
Tümörler vücudun herhangi bir noktasında ya da kol ve bacaklarda da görülebiliyor. Özellikle erkeklerde ortaya çıkan hastalık, genetik faktörlerin etkisine bağlı olarak gelişebiliyor. Çocukluk çağında görülen kemik tümörleri ise belirtileri nedeniyle, büyüme ağrısı ile benzerlik gösterebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Turan Aydın kemik tümörlerinin sebepleri ve belirtileri ile tedavisi hakkında bilgi verdi.
Kemik Tümörü hiç belirti vermeyebilir
Kemik sorunlarının en önemli nedenleri arasında; gençlerde spor yaralanmaları, yanlış beslenme, fiziksel aktivite azlığı yer almaktadır. İleri yaşlarda görülen osteoporoz, osteomalazi gibi hastalıklarda da yaygın kemik ağrıları olur. Bu evrede görülen kemik tümörü veya bunun metastazının erken tanısında güçlük oluşabilir. Belirti vermeyen iyi huylu kemik tümörleri, çocukluk ve gençlik dönemlerinde farklı nedenlerle çekilen röntgenlerde tesadüfen tespit edilebilir. Ağrı hissedildiğinde ise ortopedi uzmanına başvurulmalıdır.
Kemik tümörleri her yaşta görülebilir
Kemik tümörleri her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Özellikle çocukluk döneminde ortaya çıkanların çok büyük bir çoğunluğu, iyi huylu olarak kabul edilir. Gençlerde ve orta yaş grubunda, kemiğinden kendisinden kaynaklanan kanserlerin yanı sıra iyi huylu kemik tümörleri görülürken, ileri yaştaki tümörlerin önemli bir bölümü ise bir başka organ kanserinin metastazı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Büyüme ağrısı deyip geçmeyin
Çocukluk döneminde özellikle 10 ile 13 yaş arasında oluşan kemik ağrıları, daha çok büyüme ağrısı kabul edilir. Ancak vücudun her iki yanında da eşit olan büyüme ağrılarından farklı olarak tek taraflı gerçekleşen ağrıları, tümör ağrısı gibi kabul edilip çocuğun da bu açıdan değerlendirilmesi gerekir. Çocuklarda görülen büyüme ağrıları, daha çok kemiğin hızlı geliştiği ve uzadığı bölgelerde daha sık yaşanır.
Diz ve çevresinde her iki tarafı da etkileyen ağrıların dışında, gece uykudan uyandıran sancılar, basit bir düşme ile ortaya çıkan kırıkların ve ele gelen şişliklerin de iyi değerlendirilmesi gerekir. Kemik tümörleri belirlendiğinde, tümörün yapısı ve vücuttaki etkisine bağlı olarak, ameliyatla tedavi ya da düzenli takip gerekebilir.
Geçmeyen kemik ağrısı şikayetiniz varsa…
Kemikte en çok görülen kemik kanseri türü, “osteosarkom” olarak adlandırılır. Yumuşak doku tümörleri ise kemik tümörlerine göre 2-3 kat daha fazla ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla bacaklarda ve kollardaki kemiklerde ortaya çıkan kemik kanseri, bacak ve uyluk kemiğinin dize yakın, kolun ise omuz eklemine yakın olan bölümlerinde sıklıkla görülür.
Nadiren de olsa kalça kemiği (pelvis), kürek kemiği ya da çene gibi farklı kemiklerde de kemik kanserine rastlanır. Kemik tümörü başlangıçta fark edilemeyebilir. Çoğunlukla sıradan ancak uzun süre geçmeyen kemik ağrısı şikayeti ile oraya çıkar. Özellikle kaval kemiği, kaburga gibi cildin hemen altındaki kemiklerde şişkinliklere neden olabilir. Bazı durumlarda ise kemik kırılmaları ile kendini belli eder.
Bu belirtileri mutlaka dikkate alın;
- Uzun süren kemik ağrıları ağrı kesiciler ile geçmiyorsa,
- Uzun süre hissedilen ağrının şiddeti giderek artıyorsa,
- Kemik ağrısının yanı sıra şişlik ve kızarıklık da fark ediliyorsa,
- Ağrı bölgesinde ele gelen kitle ve sertlik gibi bulgular varsa,
- Ağrınız, düşme ya da çarpma gibi yaralanmalarla ilişkili değilse,
- Kemik ağrınıza iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, ateş, aksama ve döküntü gibi diğer belirtiler de eşlik ediyorsa.
İleri tanı yöntemleri ile belirlenebiliyor
Kemik kanseri belirtileri fark edilir fark edilmez tedavi öncesi hastalığın yayılımını belirlemek, oluştuğu bölgedeki tümörün boyutunu ve etkilediği dokuları görebilmek pek çok tanı yönetimine başvurulmaktadır. Bazı vakalarda röntgen yeterli olmayabilir. Bu durumda bilgisayarlı tomografi, MRG, kemik sintigrafisi, PET tarama ve akciğer tomografisinden de yararlanılır.
Tomografi kemikteki tüm ayrıntıları görmek için kullanılırken, MRG ise yumuşak doku, kemik içinden tümörün uzantısı ya da uzak noktaya yayılma riskini görebilmek için tercih edilir. Metastaz olup olmadığı ise kemik sintigrafisi ile belirlenir.İyi huylu kemik tümörlerinde cerrahi yönteme başvurmak yerine, düzenli kontrol ve takip çok daha önemlidir.
Büyüme hastalığı 'Akromegali'yi hafife almayın
Türkiye’de binlerce yetişkin, akromegaliye yakalanıyor, el, ayak ve burun gibi organları aşırı büyüyor. Akromegali tedavi edilmezse hayati tehlike yaratabilecek diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Hastalığın tedavisi mümkün ama erken tanı büyük önem taşıyor. Tanı konulmayan hastaların ömrü 10 yıl kısalabiliyor.
TANI, TEDAVİNİN YARISI
Akromegali, nadir görülen
bir hastalık. Ergenlikten sonra beyindeki, hipofiz bezinde iyi
huylu bir tümörün oluşması sonucu ortaya çıkan akromegali, bir
milyonda 60-80 kişide görülüyor. Türkiye’de 6000-6500 akromegali
vakasının olduğu tahmin ediliyor. Ancak uzuv ve kemik büyümesi
olarak kendini gösteren akromegali, ileri safhalarda diyabet,
hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabilecek kadar
tehlikeli bir hastalık.
Sağlık Bakanlığı, 15 Nisan’ı “Türkiye Akromegali Günü” olarak kabul ediyor ve çeşitli etkinliklerle bu hastalığa karşı bilinci artırmayı amaçlıyor. Çünkü erken teşhiste tedavisi çok basit olan bu hastalık, ağır ilerlediğinden geç fark ediliyor, teşhis konulana kadar 6-8 yıl kaybedilebiliyor. Akromegali İle Yaşam Derneği ise 2008’de kurulduğu günden bu yana hastalıkla ilgili toplumda ve hekimler arasında farkındalığı artırmak için çalışıyor. Bu önemli gün dolayısıyla Gen İlaç’ın katkılarıyla organize edilen farkındalık projesi kapsamında bu hastalığı, nedenlerini, belirtilerini, tedavisini ve bölgemizdeki durumu hakkında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Güngör Akçay değerlendirmelerde bulundu.
10 SORUDA AKROMEGALİ: AKROMEGALİNİN NEDENİ NEDİR?
Prof. Dr. Akçay,
“Akromegali; çok fazla büyüme hormonu ve insülin benzeri büyüme
faktörü salgılanması sonucu kemiklerin ve dokuların büyümesiyle
kendisi belli eder. Aşırı salgılanan büyüme hormonu nedeniyle
büyüme potansiyeli olan her dokuda büyüme olur. Özellikle hastanın
da dikkatini çeken ellerde, ayaklarda ve yüzde büyüme görülür.
Büyüme hormonu fazla salınımına beynin alt kısmında gözlerin
orta arka noktasında bulunan hipofiz bezindeki iyi huylu bir tümör
neden olmaktadır. Bu tümör “hipofiz adenomu” diye adlandırılır.
KALITSAL BİR RAHATSIZLIK MIDIR?
Çoğunlukla tek bir hipofiz
hücresinde hücreler arası iletişimi düzenlemekten sorumlu gendeki
bozulma sonucu hipofiz hücrelerinin kontrolsüz bir biçimde bölünüp
çoğalması ile adenom oluşmaktadır.
Nadir olarak aynı aile bireylerinde görülen kalıtsal tipleri
dışında hastalık genellikle kalıtsal değildir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Burun büyümesi, çenenin öne
çıkması, dudaklarda kalınlaşma, dişlerde ayrıklık, frontal bölgede
genişleme, yüz hatlarında kabalaşma, kalp, dudaklar, burun ve
dilde büyüme, el ve ayaklarda şişlik, kıllanmada artış, deride
kalınlaşma, ses kalınlaşması, horlama, terlemede artma, eklem
ağrıları, karpal tünnel sendromu, yorgunluk ve halsizlik,
güçsüzlük, depresyon, baş ağrısı, görme bozuklukları,
hipertansiyon, adet düzensizliği, memeden süt gelmesi, erkeklerde
iktidarsızlık sık görülen belirti ve bulgularıdır.
TANI KONMASI KOLAY MIDIR?
Hastaların çoğu
kendilerinde oluşan bazı değişimleri yaşlanma gibi sebeplere
yormakta ve üzerinde durmamaktadır. Sık görülmeyen bir hastalık
olduğu için değişik branştaki hekimler değişik şikayetlerle
kendilerine gelen hastalarda akromegali tanısını düşünmemiş
olabilirler. Ayrıca, bazı akromegali hastalarında erken görülen
bazı belirtiler başka hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Bunun
sonucu olarak, birçok hastada belirtiler kötüleşmeye başlar ve
yaklaşık 7-10 yıl kadar bir tanı gecikmesi olur.
AKROMEGALİ ÖZELLİKLE HANGİ ORGANLARI, NE ŞEKİLDE ETKİLER?
Kalp hastalığı ve kalp
büyümesi, kalın barsak polipleri ve kolon kanseri, diyabet,
hipertansiyon, kemik erimesi, inme, uyku sırasında nefes alıp
vermenin kesilmesi (uyku apnesi) gibi akromegali sonucu değişik
sistemlere ait başka hastalık veya rahatsızlıklar da
oluşabilmektedir. Çok ciddi bu komplikasyonlar zaman içerisinde
gelişir ve tedavi edilmezlerse yaşamı tehdit eder boyuta
ulaşabilir.
AKROMEGALİ HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ NASIL ETKİLER?
Akromegali, tedavi
edilmediğinde önemli yaşamsal rahatsızlıkların gelişmesine neden
olabilen ciddi bir hastalıktır. Hastalık toplum geneliyle
karşılaştırıldığında mortalite (ölüm oranı) 2-4 kat artmıştır. Bu
mortalite artışında uyku-apne sendromu, gelişen diyabet ve kalp
hastalıkları ve kanserler özellikle sorumlu tutulmaktadır. Hasta
yakından izlenmelidir. Bu hastalıkta takip ve tedavi ömür boyu
sürecektir.
AKROMEGALİ HASTALARINDA KANSER RİSKİ ARTABİLİR Mİ?
Özellikle gastrointestinal
kanserler, kolon kanseri ve tiroid kanseri gibi kanserlerin
görülme sıklığında artış vardır. Bu da hasta takibinde göz önünde
bulundurulur.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Akromegalinin tedavisinde
ilk seçenek hipofiz adenomunun alınmasıdır. Hipofiz adenomuna
burun ya da ağız içerisinden ulaşılmaktadır. Mikro adenomda (çapı
1 cm) bu işlemde başarı oranı yüzde 70-75 oranında. Daha büyük
adenomlarda başarı oranı yüzde 30 civarındadır. Eğer cerrahi
müdahale yapılamamış veya ameliyat sonunda adenomun tamamı
alınamamışsa, ikinci seçenek ilaç tedavisidir.
Üçüncü tedavi seçeneği ise radyasyon tedavisidir. Işın tedavisi
genellikle cerrahi ya da ilaç tedavisiyle sonuç alınamamış
hastalarda kullanılır.
AKROMEGALİ HASTALARINA DÜŞEN GÖREVLER NELER?
Endokrinolog başkanlığında
bir ekip tarafından tedavi planlanır ve takipler bu doğrultuda
yapılır. Hastanın hastalığının ciddiyetini anlayıp takip ve
tedavisinde doktoruyla işbirliğini sürdürmesi önemlidir.
GENELLİKLE İLK TANI KİMLER TARAFINDAN KONUR?
Aile hekimi, iç
hastalıkları uzmanı, kulak-burun-boğaz hekimi, kardiyoloji, göz
hastalıkları, radyoloji, göğüs hastalıkları, gastroenteroloji vb.
branşlardan hekimler aracılığıyla hastalar bize gelebilmektedir.”
Kemik Tümörleri
- Non-osssifying fibroma
- Basit kemik kisti
- Osteokondrom
- Dev hücreli tümör
- Enkondrom
- Fibröz displazi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder