Translate

12 Eylül 2019 Perşembe

Kemik Büyümesi Hastalığı Nedir ?






Kemik Büyümesi Hastalığı, Bütün bayanlar gençlik yıllarında ayaklarının çok güzel olduğunu düşünürler ve yaşları ilerledikçe ayak yapısal bozukluktan şikayet ederler. Aslında en çok şikayet edilen ve ayakları için bir hekime gitmelerinden en büyük neden başparmaklarında ortaya çıkan kemik çıkıntısıdır. 

Ortopedi doktorları, tarafından çoğunlukla karşılaşılan bu sorun çoğu zaman hastaları kozmetik olarak rahatsız etmekte olsa da, kişiye ağrı hissettiriyorsa tedavi edilmesi gerekli bir hal oluşturmaktadır. Ayaklarımız yaşımız ilerledikçe şekil değiştirir. 


Genellikle ayak tarak kemiklerini bir arada tutan bağlar, hamilelik döneminde hormonların etkisiyle veya yaşla ilerledikçe gevşer ve bu bölgenin daha da genişlemesine, ayakta yayılmaya neden olur. Bu oluşumda ailesel özelliklerin de büyük etki oluşturur. 

Bir başka deyişle ailenizden bir başka kişide halluks valgus varsa sizde de olma olasılığı ailesinde olmayan bir bireylere oranla dahada yüksektir.


Kemik Büyümesi Belirtileri,

Kemiklerimiz biz doğmadan ana karnında kıkırdak olarak biçim oluşturur. Biz geliştikçe bu kıkırdak çeşitli minareller katışımları vasıtasıyla sertleşerek kemik halini oluşturur. Kıkırdak da ayrıca gelişerek yetişkin insan kemiğinin "şeklini" oluşturur. Kemik büyümesi, her kemiğin en alt yapısında başlar. Uzun bir kemik gövdesinin tam ortasında yani merkezindedir. 

Büyüme, merkezi ilik boşluğu çevresinde yukarı ve aşağı doğru uzama biçiminde gerçekleşir. Daha sonra kemiğin her iki ucunda ikincik büyüme bölümü oluşur. Büyüme tamamlananadek, büyüyen kemik sınıfları arasında kıkırdak bölgeleri kalır. Bu bölgelere büyüme dalları adı verilir. Sağlıklı kemik büyümesi için, bütün vücudun iyi çalışıyor olmasına duyulur. 

Hastalık, sağlıksız beslenim, yaralanma ve uzun süreli hareketsizlik kemik büyümesini olumsuz etkiler. D vitamini eksikliği, kemiğin yumuşayıp şekil bozukluğu sonucunu oluşan raşitizm hastalığına yol açar. hipofiz guddesinin veya Tiroid bezi normal hormon seviyelerini oluşturamaması cüceliğe neden olur. Büyüme hormonunun fazla üremesi ise, hastalık derecesinde uzamaya sebep olur.

Kemik Büyümesi Tedavisi,

Öncelikle belirtmek gerekir ki, halluks valgus, şekil bozukluğudur. Ancak yapılacak bir müdahale ile düzeltilebilir. Cerrahi müdahale zorunluluğu kişinin ayakkabı giyemeyecek kadar fazla bozuk şekilli bir ayağa sahip ise veya şekil bozukluğu çok fazla olmasa bile ayak ağrısının dayanılmaz sonuca varması durumunda ortaya çıkabilir. 

Halluks valgus, cerrahi tedavisi bir zanattir. Bu yapıyı icra etmek için kırkın üzerinde ameliyat tekniği ortaya atılmıştır. Çoğu zaman bu tekniklerden bir kaçının ortak kullanılması ile başarılı sonuç alınmaktadır.

Kemik tümörü belirtileri nelerdir? Büyüme ağrısı yaşıyorsanız dikkat!

Yumuşak doku ve kemik tümörleri toplumda, milyonda bir oranında görülüyor. Yumuşak doku tümörleri, kemik tümörlerine göre 2-3 kat daha fazla ortaya çıkıyor.

Tümörler vücudun herhangi bir noktasında ya da kol ve bacaklarda da görülebiliyor. Özellikle erkeklerde ortaya çıkan hastalık, genetik faktörlerin etkisine bağlı olarak gelişebiliyor. Çocukluk çağında görülen kemik tümörleri ise belirtileri nedeniyle, büyüme ağrısı ile benzerlik gösterebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Turan Aydın kemik tümörlerinin sebepleri ve belirtileri ile tedavisi hakkında bilgi verdi.

Kemik Tümörü hiç belirti vermeyebilir

Kemik sorunlarının en önemli nedenleri arasında; gençlerde spor yaralanmaları, yanlış beslenme, fiziksel aktivite azlığı yer almaktadır. İleri yaşlarda görülen osteoporoz, osteomalazi gibi hastalıklarda da yaygın kemik ağrıları olur. Bu evrede görülen kemik tümörü veya bunun metastazının erken tanısında güçlük oluşabilir. Belirti vermeyen iyi huylu kemik tümörleri, çocukluk ve gençlik dönemlerinde farklı nedenlerle çekilen röntgenlerde tesadüfen tespit edilebilir. Ağrı hissedildiğinde ise ortopedi uzmanına başvurulmalıdır.

Kemik tümörleri her yaşta görülebilir

Kemik tümörleri her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Özellikle çocukluk döneminde ortaya çıkanların çok büyük bir çoğunluğu, iyi huylu olarak kabul edilir. Gençlerde ve orta yaş grubunda, kemiğinden kendisinden kaynaklanan kanserlerin yanı sıra iyi huylu kemik tümörleri görülürken, ileri yaştaki tümörlerin önemli bir bölümü ise bir başka organ kanserinin metastazı olarak ortaya çıkabilmektedir.

Büyüme ağrısı deyip geçmeyin

Çocukluk döneminde özellikle 10 ile 13 yaş arasında oluşan kemik ağrıları, daha çok büyüme ağrısı kabul edilir. Ancak vücudun her iki yanında da eşit olan büyüme ağrılarından farklı olarak tek taraflı gerçekleşen ağrıları, tümör ağrısı gibi kabul edilip çocuğun da bu açıdan değerlendirilmesi gerekir. Çocuklarda görülen büyüme ağrıları, daha çok kemiğin hızlı geliştiği ve uzadığı bölgelerde daha sık yaşanır. 

Diz ve çevresinde her iki tarafı da etkileyen ağrıların dışında, gece uykudan uyandıran sancılar, basit bir düşme ile ortaya çıkan kırıkların ve ele gelen şişliklerin de iyi değerlendirilmesi gerekir. Kemik tümörleri belirlendiğinde, tümörün yapısı ve vücuttaki etkisine bağlı olarak, ameliyatla tedavi ya da düzenli takip gerekebilir.

Geçmeyen kemik ağrısı şikayetiniz varsa…

Kemikte en çok görülen kemik kanseri türü, “osteosarkom” olarak adlandırılır. Yumuşak doku tümörleri ise kemik tümörlerine göre 2-3 kat daha fazla ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla bacaklarda ve kollardaki kemiklerde ortaya çıkan kemik kanseri, bacak ve uyluk kemiğinin dize yakın, kolun ise omuz eklemine yakın olan bölümlerinde sıklıkla görülür. 

Nadiren de olsa kalça kemiği (pelvis), kürek kemiği ya da çene gibi farklı kemiklerde de kemik kanserine rastlanır. Kemik tümörü başlangıçta fark edilemeyebilir. Çoğunlukla sıradan ancak uzun süre geçmeyen kemik ağrısı şikayeti ile oraya çıkar. Özellikle kaval kemiği, kaburga gibi cildin hemen altındaki kemiklerde şişkinliklere neden olabilir. Bazı durumlarda ise kemik kırılmaları ile kendini belli eder.

Bu belirtileri mutlaka dikkate alın;

  1. Uzun süren kemik ağrıları ağrı kesiciler ile geçmiyorsa,
  2. Uzun süre hissedilen ağrının şiddeti giderek artıyorsa,
  3. Kemik ağrısının yanı sıra şişlik ve kızarıklık da fark ediliyorsa,
  4. Ağrı bölgesinde ele gelen kitle ve sertlik gibi bulgular varsa,
  5. Ağrınız, düşme ya da çarpma gibi yaralanmalarla ilişkili değilse,
  6. Kemik ağrınıza iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, ateş, aksama ve döküntü gibi diğer belirtiler de eşlik ediyorsa.

İleri tanı yöntemleri ile belirlenebiliyor

Kemik kanseri belirtileri fark edilir fark edilmez tedavi öncesi hastalığın yayılımını belirlemek, oluştuğu bölgedeki tümörün boyutunu ve etkilediği dokuları görebilmek pek çok tanı yönetimine başvurulmaktadır. Bazı vakalarda röntgen yeterli olmayabilir. Bu durumda bilgisayarlı tomografi, MRG, kemik sintigrafisi, PET tarama ve akciğer tomografisinden de yararlanılır. 

Tomografi kemikteki tüm ayrıntıları görmek için kullanılırken, MRG ise yumuşak doku, kemik içinden tümörün uzantısı ya da uzak noktaya yayılma riskini görebilmek için tercih edilir. Metastaz olup olmadığı ise kemik sintigrafisi ile belirlenir.İyi huylu kemik tümörlerinde cerrahi yönteme başvurmak yerine, düzenli kontrol ve takip çok daha önemlidir.

Büyüme hastalığı 'Akromegali'yi hafife almayın

Türkiye’de binlerce yetişkin, akromegaliye yakalanıyor, el, ayak ve burun gibi organları aşırı büyüyor. Akromegali tedavi edilmezse hayati tehlike yaratabilecek diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Hastalığın tedavisi mümkün ama erken tanı büyük önem taşıyor. Tanı konulmayan hastaların ömrü 10 yıl kısalabiliyor.


TANI, TEDAVİNİN YARISI
Akromegali, nadir görülen bir hastalık. Ergenlikten sonra beyindeki, hipofiz bezinde iyi huylu bir tümörün oluşması sonucu ortaya çıkan akromegali, bir milyonda 60-80 kişide görülüyor. Türkiye’de 6000-6500 akromegali vakasının olduğu tahmin ediliyor. Ancak uzuv ve kemik büyümesi olarak kendini gösteren akromegali, ileri safhalarda diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabilecek kadar tehlikeli bir hastalık.

Sağlık Bakanlığı, 15 Nisan’ı “Türkiye Akromegali Günü” olarak kabul ediyor ve çeşitli etkinliklerle bu hastalığa karşı bilinci artırmayı amaçlıyor. Çünkü erken teşhiste tedavisi çok basit olan bu hastalık, ağır ilerlediğinden geç fark ediliyor, teşhis konulana kadar 6-8 yıl kaybedilebiliyor. Akromegali İle Yaşam Derneği ise 2008’de kurulduğu günden bu yana hastalıkla ilgili toplumda ve hekimler arasında farkındalığı artırmak için çalışıyor. Bu önemli gün dolayısıyla Gen İlaç’ın katkılarıyla organize edilen farkındalık projesi kapsamında bu hastalığı, nedenlerini, belirtilerini, tedavisini ve bölgemizdeki durumu hakkında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Güngör Akçay değerlendirmelerde bulundu.

10 SORUDA AKROMEGALİ: AKROMEGALİNİN NEDENİ NEDİR?
Prof. Dr. Akçay, “Akromegali; çok fazla büyüme hormonu ve insülin benzeri büyüme faktörü salgılanması sonucu kemiklerin ve dokuların büyümesiyle kendisi belli eder. Aşırı salgılanan büyüme hormonu nedeniyle büyüme potansiyeli olan her dokuda büyüme olur. Özellikle hastanın da dikkatini çeken ellerde, ayaklarda ve yüzde büyüme görülür.
Büyüme hormonu fazla salınımına beynin alt kısmında gözlerin orta arka noktasında bulunan hipofiz bezindeki iyi huylu bir tümör neden olmaktadır. Bu tümör “hipofiz adenomu” diye adlandırılır.

KALITSAL BİR RAHATSIZLIK MIDIR?
Çoğunlukla tek bir hipofiz hücresinde hücreler arası iletişimi düzenlemekten sorumlu gendeki bozulma sonucu hipofiz hücrelerinin kontrolsüz bir biçimde bölünüp çoğalması ile adenom oluşmaktadır.
Nadir olarak aynı aile bireylerinde görülen kalıtsal tipleri dışında hastalık genellikle kalıtsal değildir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?
Burun büyümesi, çenenin öne çıkması, dudaklarda kalınlaşma, dişlerde ayrıklık, frontal bölgede genişleme, yüz hatlarında kabalaşma, kalp, dudaklar, burun ve dilde büyüme, el ve ayaklarda şişlik, kıllanmada artış, deride kalınlaşma, ses kalınlaşması, horlama, terlemede artma, eklem ağrıları, karpal tünnel sendromu, yorgunluk ve halsizlik, güçsüzlük, depresyon, baş ağrısı, görme bozuklukları, hipertansiyon, adet düzensizliği, memeden süt gelmesi, erkeklerde iktidarsızlık sık görülen belirti ve bulgularıdır.

TANI KONMASI KOLAY MIDIR?
Hastaların çoğu kendilerinde oluşan bazı değişimleri yaşlanma gibi sebeplere yormakta ve üzerinde durmamaktadır. Sık görülmeyen bir hastalık olduğu için değişik branştaki hekimler değişik şikayetlerle kendilerine gelen hastalarda akromegali tanısını düşünmemiş olabilirler. Ayrıca, bazı akromegali hastalarında erken görülen bazı belirtiler başka hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Bunun sonucu olarak, birçok hastada belirtiler kötüleşmeye başlar ve yaklaşık 7-10 yıl kadar bir tanı gecikmesi olur.

AKROMEGALİ ÖZELLİKLE HANGİ ORGANLARI, NE ŞEKİLDE ETKİLER?
Kalp hastalığı ve kalp büyümesi, kalın barsak polipleri ve kolon kanseri, diyabet, hipertansiyon, kemik erimesi, inme, uyku sırasında nefes alıp vermenin kesilmesi (uyku apnesi) gibi akromegali sonucu değişik sistemlere ait başka hastalık veya rahatsızlıklar da oluşabilmektedir. Çok ciddi bu komplikasyonlar zaman içerisinde gelişir ve tedavi edilmezlerse yaşamı tehdit eder boyuta ulaşabilir.

AKROMEGALİ HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ NASIL ETKİLER?
Akromegali, tedavi edilmediğinde önemli yaşamsal rahatsızlıkların gelişmesine neden olabilen ciddi bir hastalıktır. Hastalık toplum geneliyle karşılaştırıldığında mortalite (ölüm oranı) 2-4 kat artmıştır. Bu mortalite artışında uyku-apne sendromu, gelişen diyabet ve kalp hastalıkları ve kanserler özellikle sorumlu tutulmaktadır. Hasta yakından izlenmelidir. Bu hastalıkta takip ve tedavi ömür boyu sürecektir.

AKROMEGALİ HASTALARINDA KANSER RİSKİ ARTABİLİR Mİ?
Özellikle gastrointestinal kanserler, kolon kanseri ve tiroid kanseri gibi kanserlerin görülme sıklığında artış vardır. Bu da hasta takibinde göz önünde bulundurulur.

NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Akromegalinin tedavisinde ilk seçenek hipofiz adenomunun alınmasıdır. Hipofiz adenomuna burun ya da ağız içerisinden ulaşılmaktadır. Mikro adenomda (çapı 1 cm) bu işlemde başarı oranı yüzde 70-75 oranında. Daha büyük adenomlarda başarı oranı yüzde 30 civarındadır. Eğer cerrahi müdahale yapılamamış veya ameliyat sonunda adenomun tamamı alınamamışsa, ikinci seçenek ilaç tedavisidir.
Üçüncü tedavi seçeneği ise radyasyon tedavisidir. Işın tedavisi genellikle cerrahi ya da ilaç tedavisiyle sonuç alınamamış hastalarda kullanılır.

AKROMEGALİ HASTALARINA DÜŞEN GÖREVLER NELER?
Endokrinolog başkanlığında bir ekip tarafından tedavi planlanır ve takipler bu doğrultuda yapılır. Hastanın hastalığının ciddiyetini anlayıp takip ve tedavisinde doktoruyla işbirliğini sürdürmesi önemlidir.

GENELLİKLE İLK TANI KİMLER TARAFINDAN KONUR?
Aile hekimi, iç hastalıkları uzmanı, kulak-burun-boğaz hekimi, kardiyoloji, göz hastalıkları, radyoloji, göğüs hastalıkları, gastroenteroloji vb. branşlardan hekimler aracılığıyla hastalar bize gelebilmektedir.”

Kemik Tümörleri

Tümör, kontrolsüz bölünen vücut hücrelerinin ortaya çıktıkları doku ve/veya organ içerisinde kitlesel olarak büyümeleri sonucunda oluşturduğu kitle ya da şişliktir. Çoğu kemik tümöründe sebep bilinmez. Büyüyen tümör zamanla sağlıklı dokulara yayılarak sağlıklı dokuların anormal dokularla yer değiştirmesine neden olur ve  kemiği zayıflatarak patolojik kırıklara yol açar. Eğer gerekli önlem alınmazsa saldırgan tümörler geliştikleri organ sistemi içerisinde işlevsel olarak yetmezliğe ve hatta tüm vücut metabolizmasını etkileyerek yaşamı tehdit edebilir.
Çoğu kemik tümörü iyi huyludur. Bazıları kötü huylu olabilir. Nadiren, enfeksiyon, stres kırığı ve diğer tümör dışı durumlar tümöre benzer davranış gösterebilirler.
İyi huylu tümörler yaşamı tehdit etmezler. Kötü huylu olanlar da vücuda dağılarak metastaz oluşturabilirler. Kanserli hücrelerin bulundukları doku dışına doğrudan veya kan/lenf yoluyla sıçramalarına metastaz (yayılma) denir.
Kemikte başlayan kanserle (birincil - primer) vücudun diğer yerinden başlayıp kemiğe yerleşen (ikincil- sekonder) kanser birbirinden farklıdır. Tümör gelişimi ve harabiyeti tümoral hücrelerin biyolojik davranışlarına bağlıdır. Bazı kemik tümörleri ancak tesadüfen yakalanabilirken bazı tümörler de hastayı çok rahatsız eden pek çok belirtiye yol açabilir.
Kemik Tümörlerinin Tipleri
Kötü huylu (malign) seyreden tümörler
Metastatik Kemik Tümörleri: Kemiğe başka organlardan sıçrayan kötü huylu tümörlerdir. Hastalar sıklıkla istirahat ile geçmeyen ağrı ya da patolojik kırık şikayetleriyle başvururlar. Prostat, akciğer ve meme kanserleri kemiklere en sık metastaz yapan kanser türleridir.
Multipl Miyelom: Multipl miyelom en sık görülen birincil kemik kanseridir. Kemik iliğinin kötü huylu tümörüdür. Her yıl milyonda 20 kişinin ölümüne neden olabilir. Herhangi bir kemiği etkileyebilir ve 50-70 yaş arası hastalarda görülür.
Osteosarkom: Osteosarkom ikinci en sık görülen kemik kanseridir. Sıklıkla ergenlik çağında ve diz bölgesinde ortaya çıkan osteosarkom her yıl milyonda 2-3 kişide görülür. Daha ender olmakla birlikte kalça ve omuz bölgesinde de görülebilir.
Ewing sarkomu: Ewing sarkomu sıklıkla 5-20 yaş arası görülür; geniş yumuşak bir doku kitlesi ile birlikte kemik harabiyeti oluşturur. Vücutta en sık üst ve alt ekstremite, pelvis ve kaburga kemiklerinde görülür. 
Kondrosarkom: Kondrosarkom sıklıkla 40-70 yaş arasında kalça bölgesi, pelvis ve omuzda kitle ile ortaya çıkan bir kemik tümörü çeşididir.
İyi  Huylu (benign) seyreden tümörler
En sık görülenler;
  1. Non-osssifying fibroma
  2. Basit kemik kisti
  3. Osteokondrom
  4. Dev hücreli tümör
  5. Enkondrom
  6. Fibröz displazi
Belirtileri Nelerdir?
Tümörlü çoğu hastada görülen ağrı genellikle künt ve süreklidir (istirahatte de devam eder); aktivite ile ilgili değildir ve sıklıkla gece kötüleşir.
Travma sebebi değildir ancak travma sonrasında ağrı artar. Patolojik kırık zayıflayan kemikte görülür ve bu da ağrıyı artırır. Bazı tümörler ateş ve gece terlemesine sebep olur. Bazen de ağrısız kitle ile karşımıza çıkarlar. Ayak bileği travmaları gibi durumlarda çekilen filmlerde bazı tümörler rastlantısal olarak da karşımıza çıkabilir.
Tanı Nasıl Konur?
Eğer yukarıda belirtmiş olduğumuz belirti ve/veya şikayetlerden bazılarının sizde bulunduğunu düşünüyorsanız, bir hekime başvurmanız uygun olacaktır. Bu konuda, tıbbi açıdan tetkik ve değerlendirmelerin yapılması size yardımcı olacaktır.
Tıbbi Öykü
Başvurduğunuz hekim öncelikle sizden ayrıntılı bir tıbbi öykü alacaktır. Bu öykü, aldığınız ilaçlardan daha önce geçirdiğiniz tüm hastalıklara kadar tıbbi geçmişiniz ile ilgili her ayrıntıyı kapsayacaktır.
Fizik Muayene
Doktorunuz size ayrıntılı fizik muayene yapacaktır. Hekiminiz muayene sırasında, eğer tümör ve/veya tümör şüphesi varsa, kitlenin büyüklüğü, hareketliliği, yapışık olup olmadığı, eklemler ile ilişkisini araştıracak ve gerekirse, diğer sistemlere ilişkin muayeneleri de yapacaktır.
Görüntüleme
Doktorunuz şikayetiniz olan vücut bölgenizi değerlendirebilmek için “direkt” grafi dediğimiz basit bir görüntüleme filmi isteyecektir. Değişik özellikteki kemik patolojileri, ki bunlara kemik tümörleri de dahildir, direkt grafide farklı görüntüler oluştururlar. Bazıları aşırı kireçlenme (kemik yapımı) bazıları ise kemikte erime gösterecektir. Bazen de bu iki durum birbirine karışmış olarak karşımıza çıkabilir. Bu grafiler radyoloji bölümünce hazırlanacak bir rapor, hekiminizin muayene sonuçları ve gereği halinde isteyeceği laboratuvar tetkik sonuçları ile birlikte değerlendirilecektir.
Bazı durumlarda, direkt grafiler problemin sebebini aydınlatmak için yeterli olmayabilir ve hekimler daha ileri görüntüleme teknikleri olan bilgisayarlı tomografi, MRI, kemik sintigrafisi, PET tarama ve akciğer tomografisinden de faydalanabilir. Kemiksel ayrıntıları görmek için tomografi kullanılırken, yumuşak doku yayılımı, kemik içinde tümörün uzantısı ya da uzak noktaya yayılma olup olmadığını görmek için de MRI’dan faydalanılır. Kemik sintigrafisi bize metastaz olup olmadığını ya da tümörün aktivasyonu hakkında bilgi verir.
Testler
Tam kan ve/veya idrar tahlili gerekebilir. Biyopsi diğer bir örnek alma yöntemi olup esas cerrahi müdahalenin yapılacağı merkezde bu konuda uzman ortopedik onkolog tarafından yapılmalıdır. Örnek alınması hedeflenen dokuya göre biyopsi seçenekleri iğne biyopsisi ya da açık biyopsi şeklinde olabilir. Tercih edilecek biyopsi kadar patoloğun da bu konuda tecrübeli olması çok önemlidir. Alınacak olan örnek, hücresel seviyede incelenmesi ve gerekli birtakım boyama testlerinden geçirilmesi için patoloji bölümüne yollanacaktır.
Nasıl Tedavi Edilir?
İyi Huylu Kemik Tümörlerinin Tedavisi
İyi huylu kemik tümörlerinin tedavisi tümörün tipine ve hastanın yaşına göre değişiklik göstermekle beraber çoğu vakada gözlem yeterlidir. Bazılarında tıbbi tedavi ağrıyı geçirir. Bazıları da zamanla kendiliğinden kaybolur (özellikle çocuklarda).
Bazı iyi huylu kemik tümörlerinin karakter değiştirip değiştirmediğinin (kötü huyluya dönüşme, ilerleme ve başka dokulara yayılma) araştırılması için yakın klinik gözlem gerekebilir. Bazı durumlarda doktor tümörün çıkartılmasını (eksizyon) önerir bu da olası patolojik kırıkları önler. Fakat bazı tümör tiplerinde kitle çıkartılsa bile tekrar oluşabilir (bu duruma  nüks diyoruz). İyi huylu olduğu halde zaman içerisinde giderek daha saldırgan seyreden tümörlerin başında dev hücreli tümör gelir. Çoklu yerleşim gösteren osteokondrom vakalarının bazılarında kötü huyluya dönüşme yani kanserleşme olabilir.
Zaman içerisinde yukarıdaki farklı klinik seyirlerin oluşup oluşmadığını takip etmek amacıyla hekim kontrolü altında olmak izlenecek en yararlı yoldur.
Kötü Huylu Kemik Tümörlerinin Tedavisi
Eğer kötü huylu bir kemik tümörü ile karşı karşıya iseniz, her zaman başka bir hekim ve/veya sağlık hizmet biriminin değerlendirmesini almak isteyebilirsiniz. Kemik kanserlerinin tedavisi bir sağlık ekibinin takım halinde çalışması ile yapılır. Bu ekibi oluşturan hekimler arasında ortopedik onkolog, tıbbi onkolog, radyolog, radyasyon onkoloğu ve patologları sayabiliriz. Bu tür durumlar ile karşılaşıldığında tüm ekibin amacı  kanseri yenmek ve ilişkili olan organ ve /veya ekstremiteyi korumaktır. Hastanın durumunu değerlendirmeyi takiben hekimler birkaç tedavi seçeneğini birlikte kullanabilirler [örneğin; ilaçla tedavi (kemoterapi), ışın tedavisi (radyoterapi), cerrahi].  Tedavi yaklaşımı kararında tümörün biyolojik davranışı (tipi) ve evresi (halk arasında tümörün bulunduğu yer haricindeki dokuları “sarması” olarak da bilinen metastaz varlığı) önemli rol oynar.
Ekstremite Koruyucu Cerrahi
 
Eğer hekiminiz bir cerrahi tedavi yaklaşımından fayda göreceğinizi düşünürse uygulanacak olan bu tedavi, sadece tümör odağının boşaltılması şeklinde olabileceği gibi, tümör dokusunun etrafındaki dar veya geniş alandaki (geniş en-bloc rezeksiyon) sağlam doku ile birlikte çıkarılması şeklinde de olabilir. Burada amaç hastanın onkolojik tedavisini sağladıktan sonra ekstremiteyi/uzvu işlevsel hâle getirmektir. Bunu yaparken rekonstrüktif cerrahi denen “yeniden yapılandırma” olarak da ifade edebileceğimiz son teknik gelişmelerden faydalanılır. Protez, kemik greftleri (hastanın kendi sağlam dokusundan hastalıklı doku yerine nakil demek olan allogreft) ve biyolojik rekonstrüksiyon yöntemleri günümüzde sıklıkla kullanılmaktadır.
Bazı kötü huylu kemik tümörleri ışın tedavisine duyarlıdır. Tek başına ya da diğer tedaviler ile beraber kullanılabilir.
Kemoterapi
İlaç tedavisi hastalığın biyolojik davranışına bağlı olarak değişik düzeylerde tedavi edici olabilir. Genellikle cerrahi öncesi ya da sonrasında uygulanabilir.
Tedavi Sonrası Takip Nasıl Olmalı?
En önemli konulardan birisidir. Hastanın takibini önce kısa aralıklar ile daha sonrasında izleyen yıllar boyunca yapma zorunluluğu vardır. Bu şekilde hastalığın tekrarlaması ya da başka organlara yayılımı erken dönemde yakalanır ve gereken tedavi planlanır. Bu dönemde hastaya psikolojik destek de verilmeli ve sosyal yaşantısına dönmesi sağlanmalıdır.
 
Kemiğin birincil kötü huylu tümörlerinin dışında, akciğer, meme, tiroid ve erkeklerde prostat kanserlerinden metastaz yoluyla tümör oluşumu söz konusu olabilir. İleri yaşlarda ve özellikle bir organında kötü huylu (habis) tümörü olan kişilerde, ortaya çıkan kemik ağrılarının dikkatle incelenmesi gereklidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder




İDEAL KİLO HESABI BULMAK İÇİN İLGİLİ KISIMLARI DOLDURUNUZ



Boyunuz   cm




     
Kilonuz   kg İdeal Kilonuz   kg
Yaşınız      
Cinsiyetiniz Fark   kg