Alzheimer aşısı, Geçmişten günümüze kadar birçok araştırmacı ve bilim insanının hep konusu olmuştur. Alzheimer hastalığında araştırmacılar asıl sebebin beta proteini olduğu kanısındalar. Aşının araştırmasında asıl amaç beta proteini değişimlerini gözetlemek olmuş.
Alzheimer hastalığına karşı geliştirilen ilk aşı AN1792 olmuş, bu aşı hastalarda belli başlı yeni problemler ortaya çıkardığı için ertelenmiştir. Bu başarısızlığa rağmen ikinci bir aşı için çalışmalar devam etmektedir. İnsanlarda hafıza kayıplarını engelleyecek bir aşı ortaya çıkarmak çok büyük bir buluş olacaktır.
Ayrıca alzheimer hastalarının zamanla elden ayaktan düşmeleri de önlenmiş olacak. Yabancı bilim adamları ile birlikte, Türk bilim adamları da alzheimer aşısı ile ilgili çok çalışmaktadır. İlk aşı denemelerinde başarısız olan bilim adamları ikinci bir aşı için tekrar laboratuvar çalışmalarına devam etti ve daha güvenli bir aşı ortaya koymaya çalıştırlar. Fakat ilk aşıda beyin omurilik sıvısı olan (bos) da azalma gözlemlenmiştir.
Eğer ki ileri zamanlarda alzheimer aşısı bulunduğu takdirde kişilik bozuklukları, unutkanlık, altına kaçırma gibi durumlarla karşılaşılmayabilir ve tıp tarihi adına çok büyük bir başarı elde edilmiş olacaktır. Fakat şuan böyle bir aşının varlığından söz edemeyiz.
Geçmişte de günümüzde de bilim insanları çalışmış ve çalışmakta belli bir yol katetmişler fakat birçok pürüzler hala devam etmektedir. Beynin hasta olan dokularını tedavi ederken başka bir vücut uzvuna zarar verilmekte. Bazı Türk doktorlar, yabancı devletlerin bilim insanlarından derledikleri bilgiler ışığında daha kaliteli bir alzheimer ilacı ortaya koymaya çalışmaktalar.
Ayrıca romatizma ilaçları da beyinde unutma noktalarını tedavi ettiği kanıtlanmış, fakat bu şuan için bir araştırmadır. Genellikle ilaç araştırmacılarının görevi olan aşı geliştirmelerine, doktorlarda büyük ölçüde destek vererek araştırmalara katılmaktadır.
Aynı zamanda Türk doktorunun buluşu olan romatizma ilaçlarının beyinde unutkanlığa ve bunamayı önlediği araştırmasını, Türkiye de kullanmaya açacağı da bilinmektedir. Tabi alzheimer aşısını geliştirmek veya bulmak adına bir şeyler yapmak gereklidir. Bu aşıyı geliştirmek için en önemli noktalar ise yan etkilerden kurtulmaktır.
Ağız yolu ile alınan ilaçların etkisi ile, vücuda enjekte yolu ile alınan, ilaçlar daha etkili ve tedavi ediciliği çok yüksek olmaktadır. Onun için aşı çok önem teşkil etmektedir. Alzheimer aşısını bulacak olan doktor veya bilim adamı da nası ki hastalığı bulan Alzheimer, hastalığa kendi adını vermiş ise aşıyı bulanda aşıya kendi adını verecektir. Ve bu sayede o kişi ölümsüz olacaktır. Adı yüzlerce yıl o aşı sayesinde anılacaktır.
Alzheimer aşısının en büyük geliştiricileri günümüzde İsviçreli bilimadamlarıdır. Şuan bazı söylentilere göre belli bir aşı buldukları ve geliştirme aşamasında olduğu söylentiler arasındadır. İsviçreli bilim adamları her konuda olduğu gibi bu konunun da üzerinde çok durmaktadır.
Alzheimer aşısı sayesinde insanlar inmelerden kurtulacak ve ani ölümlerin önüne geçilmiş olunacak. Ayrıca Karolinska üniversitesinde yapılan bazı araştırmalarda da alzheimer aşısının 58 hasta üzerinde denendiği ve yüzde 80 düzeyinde olumlu sonuçlar alındığı da ortaya çıkmıştır.
Hastalara beta amiloid adlı maddenin hastalara enjekte edildiğini söyleyen üniversite kan dolaşımının arttığı ortaya koymuş ve hastalığa neden olan maddelerin ortadan kalkmaya başladığını bildirmişlerdir. Önümüzde ki zamanlarda alzheimer aşısı bulunacağı yapılan araştırmalar sayesinde anlaşılmış ve büyük bir ilerleme katedilmiştir. Tıp artık çok hızlı ilerlemekte.
Alzheimer aşısı nasıl çalışıyor?
Alzheimer aşısı, Alzheimer hastalığı sırasında beyinde birikerek sinir hücrelerinin ölümüne sebep olan ve beta amiloid plakları olarak adlandırılan bozuk proteinlerin birikmesini önlüyor. Bozuk proteinlerin beyinde birikememesi sayesinde sinir hücreleri normal bir şekilde fonksiyon görmeye devam ediyor.
Aşısının insan deneylerinde başarılı olması halinde tüm Alzheimer hastalarında kullanılıp kullanılamayacağı, başarı oranlarının ne olacağı, yan etkileri ve maliyeti gibi sorular henüz yanıtlanmamış durumda olsa da, son yıllarda arka arkaya gelen başarısız ilaç denemeleri Alzheimer hastalığında aşı denemelerini daha ilgi çekici hale getiriyor.
Alzheimer için Umut Vadeden Bir Gelişme
Tüm dünyada 44,4 milyon demanslı hasta var ve her sene bu rakama 7,7 milyon hasta eklenmekte. Erken tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler ve toplumlarda sağlık bilincinin gelişmesine paralel olarak ortalama yaşam süresinin artması, bu hastalığın önümüzdeki senelerde katlanarak artacağı endişesini doğurmakta. Sağlık kuruluşlarındaki yatışlar, evde bakım masrafları, medikal tedavi seçenekleri göz önüne alındığında demasın hem Türkiye hem de Dünya için büyük bir ekonomik yük meydana getirdiği oldukça açık.
Sinir sistemine ilişkin bilgilerin seneler içinde artması, nöropsikolojik, elektronörofizyolojik, genetik gibi alanlarda yaşanan büyük gelişmelere rağmen Alzheimerın altında yatan kesin neden henüz tam olarak açıklanabilmiş değil. Alzheimer hastalığının oluşumunda yaşlanmanın önemli bir risk faktörü olduğu ve 65 yaşından sonraki süreçte hastalığın görülme sıklığının her 5 yılda bir iki katına çıktığı bildirilse de Alzheimerı sadece yaşlı hastalığı olarak ele almak doğru bir yaklaşım değil. Çünkü nöroloji uzmanları Alzheimer hastalarının %5’lik bir kısmını 40-50 yaşlarındaki erken başlangıçlı Alzheimer hastalarının oluşturduğunu bildirmektedir. Ayrıca genetik yatkınlık, aile öyküsü, yetersiz eğitim düzeyi, down sendromu, bilinç kaybına yol açan kafa travmaları, aterosklerotik karotid hastalığı, miyokard infarktüsü ve atriyal fibrilasyon Alzheimer için karşılaşabileceğimiz diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkmakta.
Alzheimerın en önemli klinik bulguları; bellek yitimi, gündelik işleri yapmakta güçlük, konuşma ve görsel algılamada bozukluklardır. Alzheimer beyninin patolojik özelliklerine ise amiloid-β (Aβ) birikimi, nörofibriler karışıklık (NFT) ve nörodejenerasyon dahildir. Hastalığın başlangıcında halüsinasyonlar ve depresyon yaygındır. Alzheimer hastalığı sinsi başlangıçlı olduğundan ilk etapta bu belirtileri fark etmek oldukça zor olabilir. Özellikle unutkanlık, birtakım kafa karışıklıkları gibi durumların yaşlılığa bağlanması ve normal kabul edilmesi hastaların hekime başvurma sürecini geciktirmekte. Etkili bakım ve tedavi, bireylerin iyi yaşatılabilmelerini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Bu da Alzheimer başlangıcını tedavi etmek ve ertelemek için daha etkin terapiler geliştirilmesi zorunluluğunu karşımıza çıkarmakta.
Alzheimer hastalığında mevcut radikal bir tedavi bulunmamakta. Hastalığın semptomlarını hafifletmek veya ilerlemesini yavaşlatmak üzerine bazı tedaviler söz konusu. Araştırmacılar hastalığın etkili bir müdahale için çok geç bir zamanda teşhis edilmesinin terapötik ilerlemeyi engellediğine inanmakta. Bu amaçla yeni geliştirilen bir kan testinin, Alzheimerın klinik tanısından ortalama 8 yıl önce tespitine olanak sağlaması bilim dünyasında heyecan verici bir gelişme oldu.
Alzheimer hastalığının, hastaların bellek kaybı gibi tipik semptomlar göstermesinden 15 ile 20 yıl önce başladığı varsayılmakta. Alman bilim insanları popülasyona dayalı bir çalışmada, nörodejenerasyonu geri dönüşümsüz bir beyin hasarına yol açmadan önce, risk altındaki hastalarda daha erken tedavinin yolunu açan olumlu sonuçlar elde etti. Bilim insanları 15 yıl boyunca uzun süreli bir araştırmaya katılan kişilerin kanındaki patolojik ve sağlıklı amiloid B formunun dağılımını ölçmek için immun-kızılötesi sensör olarak adlandırılan bir yöntem kullandılar. Patolojik form beyinde toksik plakların oluşumunu başlatan, bu yapının yanlış katlanmış bir formu. Bulunan kan testi her iki formunda farklı frekanstaki kızılötesi ışığı absorbe etme özelliğine dayanarak bir örnekteki sağlıklı ve patolojik amiloid B oranın saptanmasına olanak sağlıyor. Test, klinik semptomları olmayan bireylerde tanıdan ortalama 7.9 yıl önce hastalık belirtilerini tespit edebilmiş ve vakaların yaklaşık %70’ni hatasız olarak tanımlamış.
Uzmanlar Alzheimer hastalığı için günümüzdeki mevcut tanı araçlarının pahalı süreçler içermesinden dolayı bu kan testinin, uygun fiyatlı ve basit bir seçenek olarak önümüzdeki günlerde oldukça faydalı olacağını savunmakta.
Kaynaklar
‘Blood test predicting Alzheimer’s paves way to earlier therapy’, Europen Biotechnology Life Science and Industry Magazine, 2018. https://european-biotechnology.com/up-to-date/latest-news/news/blood-test-predincting-alzheimers-paves-way-to-earlier-therapy.html (Erişim Tarihi:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder