Translate

22 Eylül 2020 Salı

Kol Alerjisi Hakkında Önemli Bilgiler

 



Kol Alerjisi, Alerji sorunları vücudun her yerinde görülebilen ve müdahale edilmediği durumlarda çok daha büyük sorunları meydana getirerek insan hayatını olumsuz yönde etkileyen, farklı şekillerde karşımıza çıkan bir durumdur. Bu durumlarda tıbbi olarak kişiye herhangi bir tedavi yöntemi uygulanamamaktadır. Bunun nedeni alerjik sorunlar hakkında tıbbi olarak çok fazla bir işlemin yapılamamasıdır. 

Kol alerjisi sorunu en çok görülen alerjilerden biridir. Bu durumda doktorlar hastaları için genellikle bu sorunu bir süre erteleyerek kişide rahatsızlıklar oluşmasını engellemek için bazı ilaç tedavileri uygulamaktadır.  Uygulanan yöntemler kişideki hassas ciltten kaynaklanan alerji problemini bir müddet ortada tutmaya yaramaktadır. Bu tür ilaçlar genellikle kişide diğer seneye kadar alerji probleminin oluşmasını engelleyebilir. 


Bu nedenle bu ilaçların her yıl başında kişi tarafından mutlaka yaptırılması gerekmektedir. Yapılan tedavilerle alerji durumu ortadan bir süreliğine kalkacak ve kişide görülen cilt estetiği sorunu ve ciltteki deri dökülmeleri sona erecektir. Kol alerjisi, genellikle genç yaştaki hatta çocuk yaşlardaki insanlarda meydana gelmektedir. Bu nedenle çocuklarınızda meydana gelen en küçük alerji belirtilerinde bile bu durumu doktorunuza bildirmelisiniz.

Kolda alerji, genellikle kol üzerinde şiddetli kaşıntılar ve bunun yanında deri dökülmeleri şikayetleri ile başlayan ve dışarıdaki toz ve diğer etkenlerden dolayı ortaya çıkan etkilerle kişinin kol bölgesinin zarar görmesidir. Bu durum genellikle hassas cilt problemi olan insanlarda meydana gelmektedir. Kolda görülen alerji şikayetlerinin içerisinde kişinin estetik sorunlar yaşamasına neden olarak kişiyi rahatsız etmektedir. 

Bu nedenle de kişi bu durumdan oldukça tereddüt eder. Çocuklarda ise bu durum en çok kaşıntı şikayetleri ile sorun haline gelmektedir. Çocukların kaşıntıya cevap olarak bölgeyi kaşıması sorunun büyümesine ve dağılmasına yol açmaktadır. Böyle durumlarda erken davranarak doktorunuza başvurun. Yapılacak olan ilaç tedavileri ve krem tedavileri ile alerji sorununuzun şiddetlenmesi önlenecektir. 

Bu tedaviler genellikle 2 ay kadar sürmektedir. Kol alerjisi, bazen kişinin tükettiği gıdalardan dolayıda oluşabilecek bir sorundur. Bu nedenden dolayı oluşan alerjiler bazen anne sütünden bile kaynaklanabilmektedir. Birçok insan bu durumdan dolayı oldukça zor durumlar yaşamaktadır. 

Kol alerjisi belirtileri

Kol alerjisi belirtisi öncelikle kolda oluşan küçük lekecikler ile başlayarak kaşıntı haline dönüşmektedir. Kaşıntıdan sonra ciltte deri dökülmeleri de baş göstererek alerji tam olarak ortaya çıkmış olmaktadır. İlaç tedavileri bu durumun meydana gelmesini önleyebilir. Bu nedenle tek yapmanız gereken bu durumdan kurulmak için erkenden doktora başvurmaktır. İşte bu belirtilere bakılarak ve hastanın şikayetleri dinlenerek hastaya alerji tanısı koyulabilir. Fakat alerji türünün bu durumda anlaşılması imkansızdır. Bunun için bazı testler yapılması gerekmektedir. 

Kolda alerji, müdahale edilmediği zaman zamanla kronikleşerek oldukça zor durumlar meydana getirebilmektedir. Özellikle çocuklarda bu durum kontrol altında tutulmaz ise çok büyük problemler meydana gelmektedir. Bu durumda iş işten geçtikten sonra insanlar telaşa kapılıp çareyi hastanelerde aramaktadırlar. Ama bu durumda hastalığın kontrol altına alınması oldukça zordur. Her hastalıkta olduğu gibi bu durumda da erken teşhis oldukça önemlidir.

Kaşıntının Nedenleri Nelerdir?

Kaşıntının nedenleri araştırılırken hastanın yaşı, varolan hastalıkları, kullandığı ilaçlar, banyo alışkanlıkları ve hastanın psikolojik durumu gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Bazı ilaç allerjilerinde, deride görünen herhangi bir şey olmaksızın kaşıntı gelişebileceği unutulmamalıdır. Barsak parazitleri, diyabet, iç organ kanserleri (safra kesesi, karaciğer, barsak kanseri); safra kesesi taşları ya da viral hepatit (sarılık) gibi nedenlerle ortaya çıkan safra yolu tıkanıklıkları, lösemi ve lenfoma gibi malign (kötü huylu) kan hastalıkları, böbrek yetmezliği, AIDS gibi sistemik (birçok organı tutan) hastalıkların gidişi sırasında ya da bazen bu hastalıkların ilk belirtisi olarak yaygın ve nedensiz kaşıntılar ortaya çıkabilir. 


Kaşıntının en sık rastlanan nedenlerinden birisi deri kuruluğudur. Yaşlı hastalarda çok sık rastlanan bir türdür. Çünkü insan yaşlandıkça deri fonksiyonları, derinin esnekliği ve su tutabilme özelliği azalır. Sert alkali sabunlarla ve çok sıcak su ile sık banyo yapılması, derideki bu bozulmayı daha da arttırıp, koruyucu lipid tabakasını zayıflatarak, deri kuruluğuna ve kaşıntıya yol açar. Ülkemizde yaygın olan liflenme ve keselenme alışkanlığının da derinin kuruyup kaşınmasında önemli rolü vardır.

Deride görünür herhangi bir şey yokken, hasta kaşıntıdan yakınıyorsa, bu durum aksi kanıtlanana dek, altta yatan bir hastalığın belirtisi olarak kabul edilmelidir.

 

Teşhis İçin Yaptığınız Araştırmalar Nelerdir?

Genellikle kaşıntısı olan kişilerin ilk başvurdukları hekim dermatologdur. Dermatologlar, deri muayenesi ve genel muayene ile kaşıntının nedenini belirlemeye çalışırlar. Deride herhangi görünür bir bulgu yoksa; muayene bulgularına göre kansızlık (demir eksikliği), karaciğer ya da böbrek hastalıkları, tiroid hastalıkları, barsak parazitleri ya da yukarıda belirtilen diğer klinik tablolar yönünden incelemeler yapılır. Tüm bu araştırmaların sonuçlarına göre, gerekirse ilgili diğer dallardan uzman hekimlerin de yardımına başvurulur.

 

Kaşıntının Tedavisi Nasıldır?

Kaşıntıda öncelikle nedene yönelik tedavi yapılmalıdır. Varolan deri hastalıkları uygun ilaçlarla tedavi edilir. Kaşıntı tedavisinde çok sık olarak kullanılan antihistaminlerin, ürtiker (kurdeşen) dışındaki kaşıntılarda etkisi hemen hemen yoktur. Birinci kuşak diye tanımlanan ve sedatif (uyku verici) özellikleri olan antihistaminler, bu özellikleri nedeniyle kullanılabilir. Mentollü krem ya da pudraların, uzun süreli kullanımda, tahrişe neden olabileceği unutulmamalıdır. Yine de, kısa süreli olarak vazelinli, kortikosteroidli pomatlarla birlikte kullanılabilir. Uzun süren ve bir nedene bağlanamayan kaşıntılarda, hasta bir psikiyatrist ile konsülte edilmelidir.

Neden ne olursa olsun, serin ve klimalı bir ortam, pamuklu, hafif giysi ve yatak takımlarının kullanılması, aşırı terlemeden kaçınılması kaşıntıyı azaltır. Kalın, yünlü ya da sentetik giysilerin giyilmesi, çok sıkı giyinilmesi; hem deriyi tahriş etmekte, hem de vücut ısısını arttırarak kaşıntıyı tetikleyebilmektedir. Alkol alımından, sıcak ve baharatlı yiyeceklerle, sıcak içeceklerden kaçınılması uygun olacaktır. Bu maddeler deride vazodilatasyona (damarların genişlemesine) neden olarak kaşıntıyı arttırabilirler.

Deri kuruluğu nedeniyle oluşan kaşıntıdan kaçınmak için ise;

  1. Banyo ılık suyla yapılmalı, kısa sürmeli (10 dk. gibi) ve gerekmedikçe haftada ikiyi geçmemelidir.
  2. Banyolarda sabun yerine “syndet” diye tanımlanan, sert (alkali yapılı) olmayan ve derinin lipid örtüsünü bozmayan ürünler kullanılmalıdır. 
  3. Kese ve lif kullanılmamalı, temizleyici ürün vücuda elle sürülmelidir.
  4. Banyo sonrasında, yumuşak bir havluyla deriyi fazla tahriş etmeden kurulanılmalı ve ilk 3 dakika içinde, henüz daha deri kuruyup gerilmeden, derideki nemliliğin sürmesini sağlayacak nemlendirici / yağlayıcı pomad ya da emülsiyonlar yaygın olarak sürülmelidir.
  5. Kolonya, alkol gibi maddelerin, kaşıntı giderici jel ve sulu pudraların deriyi kurutarak kaşıntının daha da artışına neden olacağı unutulmamalıdır.
  6. Derisi kuru ve kaşıntıya eğilimli bireylerde, vücuda ilk temas eden giysilerin pamuklu olması gerekir. Sentetik ürünlerin ya da yünlü giysilerin deriye doğrudan teması kaşıntıyı arttırır.
  7. Yüksek ısılı ve düşük nemli ortamların da, deri kuruluğu ve kaşıntıya yol açabileceği akılda tutulmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder




İDEAL KİLO HESABI BULMAK İÇİN İLGİLİ KISIMLARI DOLDURUNUZ



Boyunuz   cm




     
Kilonuz   kg İdeal Kilonuz   kg
Yaşınız      
Cinsiyetiniz Fark   kg