Akciğer kanseri ses kısıklığı, Akciğer kanseri ses kısıklığı hastada son evrelerde daha çok belirginleşen bir durumdur. Akciğer kanserinde ses kısıklığı hastalığın belirtileri arasında yer almaktadır. Akciğer kanseri, akciğer dokusundan oluşan hücrelerin kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle oluşturmasından ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır.
Akciğer içerisinde tümör oluşması kişinin akciğer kanseri olduğu anlamındadır. Akciğerde hücrelerin kontrolsüz çoğalması çevredeki dokuları istila etmeleri ve diğer organlara yayılmaya başlaması kişinin hayatını sona erdiren bir eylemdir. Akciğer kanseri, akciğerde su toplanmasına da neden olmaktadır.
Akciğerde su toplanması kişide öksürük oluşmasına neden olmaktadır. Bu öksürük balgamsız ve kuru bir öksürüktür. Akciğer kanseri kanserler arasındaki en tehlikeli ve en yaygın kanserdir.
Akciğer kanseri ses kısıklığı 4. evrede gerçekleşmektedir. Kanserli hücrelerin diğer organlara yayılması ve ana nefes borusuna ulaşması ses tellerinde felç etkisi yaratmaktadır. Ses tellerine ulaşan kanser hücreleri seste kısıklık oluşmasına neden olmaktadır. Akciğer kanseri ses kısıklığı yaşanması yanı sıra kişide nefes darlıklarına da neden olmaktadır.
Akciğer kanserinin nefes borusuna yayılması nefes almada güçlük, yutkunmada ve konuşmada problem yaşanmasına neden olmaktadır. Ses tellerine ulaşan kanser hücreleri kişinin konuşmalarında anlaşılır niteliğini kaybetmesine sebep olmaktadır. İlk zamanlar sadece çatallanarak konuşabilen hasta hastalık ilerledikçe gidip gelen bir ses tonuna sahip olmaya başlamaktadır.
Akciğer kanseri ses kısıklığı yaşanmaya başlamış ise hastalığın yaşam süresinin aylarla kısıtlı olduğu söylenebilir. Yaşam süresi 4. evreye gelmiş hastalarda sadece bir kaç aydır. Hastaların % 13 ü akciğer kanseri 4. evresinde 1 yıl yaşamaktadır.
Akciğer kanserine yakalan kişilerin büyük çoğunluğu tütün ürünleri kullanıyor. Sinsice ilerleyen akciğer kanserinin erken teşhisinde ise yılda bir kez yapılacak tarama testleri önem taşıyor. Özellikle sigara içen ve çeşitli kimyasallara maruz kalan kişilerin yılda bir kez tarama testleri yaptırması gerekiyor. Prof. Dr. Şeref Kömürcü, akciğer kanseri belirtileri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Akciğer kanseri belirti vermeden çok sessiz ilerleyebilir
Akciğer vücudun oksijenlenmesini sağlarken, ihtiyaca göre hücrelerinde yenilenme için bölünme ve çoğalma gerçekleşir. Bazen bazı sebeplere bağlı olarak, bu bölünme ve çoğalma kontrolsüz hale geçerek kitleler oluşturur ve bu kitleler kanserleşir. Akciğer kanseri her zaman çok belirgin bulgular vermemektedir. Kitle büyüyüp, akciğer zarını aşıp, göğüs duvarına temas ettiğinde ağrı ortaya çıkar
Akciğer kanseri belirtiler kanserin yerleştiği yere göre değişiyor
Hastalığın en sık görülen belirtileri; öksürük, balgamda kan ve ani kilo kaybıdır. Bununla birlikte, akciğer kanseri bulguları yerleşim yerine göre değişiklik gösterebilir. Akciğerin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere bası yaparak kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına, göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir.
Bu şikayetler birçok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı da bu şikayetlere yol açabilir. Bu belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Küçük hücreli akciğer kanseri daha hızlı yayılıyor
Sigara, puro, pipo, nargile gibi tütün ve tütün ürünlerinin tamamı akciğer kanserinin en önemli risk faktörleridir.Akciğer kanseri olan hastaların yaklaşık %90’ı bu tütün ürünlerinden bir ya da daha fazlasını kullanmaktadır. %10 gibi küçük bir grup ise tütün ürünü kullanmadan da akciğer kanserine yakalanabilmektedir.
Ülkemizde özellikle kadınlarda tütün tüketiminin artmasına bağlı olarak akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise tütün kullanım kontrolüne bağlı olarak akciğer kanseri görülme riski azalmaya başlamıştır.
Uzun süredir sigara içiyorsanız yılda bir kez akciğer filmi veya düşük radyasyonlu tomografi çektirmelisiniz
Tütün ürünü kullananlar ve çeşitli kimyasal maddelere mesleki maruziyeti olan kişiler yılda bir kez akciğer filmi veya düşük radyasyonlu tomografi çektirmelidir. Bu tarama yöntemleriyle hastalığın erken teşhis edilmesi, tedavide başarı şansını oldukça artırmaktadır. Tanıda önemli olan bir diğer nokta belirtiler ortaya çıktığında hastanın klinik olarak değerlendirilmesidir. Bunun ardından tomografi, MR ve PET CT gibi görüntüleme yöntemleriyle bulgu veren bölgeler incelenmelidir.
Akciğer kanserinde önce evrelendirme sonra uygun tedavi
Yapılan testlerde akciğerde kanser riski olan bir kitle bulunduğu zaman tanı, bu kitlenin bronkoskopi veya tomografi eşliğinde dıştan biyopsi alınmasıyla kesinleştirilmektedir. Bu patalojik değerlendirmenin ardından, hücre tipi belirlenerek evrelendirme aşamasına geçilmektedir. Evrelendirmede öncelikle akciğeri kanseri kitlesinin boyutu, lenf nodu tutulumu ve uzak organ tutulumu olup olmadığı belirlenir. Sonrasında uygun tedavi yöntemi seçilmektedir.
Akciğer kanseri tedavi planlaması kişiye ve kanserin tipine göre değişiyor
Tedavi planlamasında hastaya ve hastalığa yönelik özelliklerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kalp, böbrek, karaciğer gibi kronik hastalığı olanlarda ilaç ve tedavi şekli değişmektedir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde özellikle erken evrede tedavi yaklaşımı cerrahi ve radyoterapi uygulamasıdır.
Cerrahi müdahalede kitle uygun bir şekilde çıkarılmaktadır. İşlem, akciğerin bir veya iki lobunun çıkarılması ya da akciğerin bir tarafının tamamen çıkarılması şeklinde planlanır. Mediasten denilen iki akciğerin ortasındaki bölgeden lenf nodu örneklemesi alınır. Çıkan sonuca göre de radyoterapi veya sistemik tedavi ihtiyacı belirlenir. Sınırları belirgin tümörlerde başka dokulara zarar vermeyecek şekilde radyoterapi uygulanabilir.
Akıllı ilaçlar ve kemoterapi akciğer kanseri tedavisinde etkili
Küçük hücreli akciğer kanseri başlangıçtan itibaren sistemik bir hastalık olarak görülüp değerlendirildiği için, kemoterapi ya da diğer sistemik tedavi yöntemleri tercih edilir. Sistemik tedaviler; kemoterapiler, biyolojik ajanlar, akıllı moleküller denilen hedefe yönelik ajanlardır. Bu tedaviler kişiye özel olarak belirlenmekte ve uygulanmaktadır.
Bunun için araştırılan bazı tümör işaretleri vardır. Bu işaretlere yönelik hedeflendirilmiş ilaçlardan faydalanarak, hücre tipi ve evresine uygun tedavi programı belirlenir. Klasik kemoterapiler de halen uygulanmaktadır. Bunların yanı sıra hücre büyümesini durduran hücre iletim sisteminde herhangi bir aksama olduğu anda kanserin ortadan kalkmasını sağlayan ilave tedavi programları da eklenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder