D Vitamini Nedir Özellikleri Nelerdir Hakkında İlginç Bilgiler,D Vitamini Nedir Özellikleri Nelerdir Hakkında Önemli Bilgiler,D vitamini faydaları nelerdir?, D vitamini eksikliğinin belirtileri nelerdir?, D vitamininin önemine dair bilmeniz gerekenlerHakkında Bensaglik olarak sizler için araştırdık;Makaleyi sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyoruz
D vitamini nedir?
D vitamini, fosforla birlikte kalsiyumun emiliminde ve kemiklerde depolanmasında görev alır. Aynı zamanda kandaki kalsiyum ve dolaylı olarak da fosfor düzeyini de kontrol eder. Kalsiyum yetersizliği ve/veya kalsiyum fosfor oranındaki dengesizlik, çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde ise kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir. D vitamini kemik sağlığının yanı sıra kas işlevleri ve denge için de gereklidir. Kemikleri güçlendirmek ve kandaki D vitamini düzeyini normal aralıklarda tutmak, özellikle yaşlılarda görülen, düşme kaynaklı kemik kırıklarını yüzde 20-30 oranında azaltabilmektedir.
D vitamini’nin yaşlılarda, bilişsel işlev kaybı, multiple skleroz, romatizmal eklem iltihabı, şeker hastalığı ve bazı kanser türlerine karşı da (göğüs, kolon, prostat kanserleri gibi) koruyucu olabileceği belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, çocuklar, gebeler ve emzikliler ile 50 yaş altı yetişkinler için günlük 5 µg (≥ 200 Uluslararası birim (IU), 51-65 yaş arası bireyler için 10 µg (≥ 200 Uluslararası birim (IU) ve 65 yaş üstü bireyler için 15 µg (600 IU) D vitamini alımını önermektedir.
D vitamini, yağda eriyen ve kalsiyum, fosforun sindirim yollarında kullanımı ve emilimi ile özellikle çocuklarda büyüme için gerekli vitamindir.
D Vitamini, ince barsaklardan kalsiyumun emilmesini ve kemik yapımında kullanılmasını kontrol eder. Yetersizliğinde kemik mineralizasyonu bozulur ve büyüme çağındaki çocuklarda raşitizm (rikets), yetişkinlerde osteomalasia (kemiğin yumuşaması), ileriki yaşlarda osteoporoz oluşur. Bu durum kemik ağrıları ve deformitesine neden olur.
Daha çok iki şekilde bulunur. Bunlardan aktif ergosterol, kalsiferol ve D2 vitamini gibi adlarla da bilinen ergokalsiferol ışınlanmış mayalarda bulunur. Aktif 7-dehidrokolesterol ve D3 vitamini gibi adlarla da anılan kolesalsiferol ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu meydana gelir ve daha çok balık yağında ve yumurta sarısında bulunur. Isıya karşı sabit ve pişirilmeye dayanıklıdır. Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir
Vücudun D vitamini ihtiyacını karşılayan en iyi kaynak D vitaminidir. Cilt, güneş ışınlarını sentezleyerek D vitaminine dönüştürür. Uzmanlar bahar ve yaz aylarında yüz, kollar ve bacaklar güneş görecek biçimde günde 20 dakika güneşlenmeyi öneriyor. D vitamini kemik ve diş gelişimi, sağlığı için gereklidir. Kemikler, ihtiyacı olan kalsiyum ve fosforu D vitamini sayesinde alabilir. Uzmanlar günlük D vitamini ihtiyacının 1000 ünite olduğunu belirtiyor. Bu miktar günde 20 dakika güneşlenmeye tekabul ediyor. Yeterince kalsiyum alsanız da gerekli miktarda D vitamini almıyorsanız kemikleriniz ve dişleriniz bu kalsiyumdan faydalanamaz. Vücudun günlük kalsiyum ihtiyacı 30-50 yas arasinda gunde 1000 mg, 50 yas üzerinde ise günde 1200 mg.
D vitamini eksikliği cocuklarda raşitizme, ileri yaşlarda osteoporoza yani kemik erimesine sebep olur. D vitamini fazla alındığında kanda kalsiyum birikmesi olur. Böbrek taşları, kalp ve böbrek yetmezliği fazla D vitamini alınması sonucu beliren hastalıklardandır. D vitamini içeren yiyeceklerin aşağı yukarı 100 gramı günlük D vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar. D vitamini ihtiyacını sadece yiyeceklerden karşılamaya calışmak, bu yiyecekler yağ içerdiğinden kolesterolu yükseltebilir.
D vitamini içeren besinler:
- Süt, ayran, kefir, peynir ve yoğurt
- Tereyağı
- Ton balığı
- Somon
- Uskumru
- İstridye
- Karaciğer
- Yumurta sarısı
- Tatlı patates
- Balık yağı
- Mantar
- Maydanoz
- Yonca
- Isırganotu
- Yulaf
D vitamini kaynakları nelerdir?
D vitamininin temel kaynağı güneştir ve ultraviyole B (UV-B, 280-315 nm) ışınlarının cilde temas etmesi ve bu sayede ciltte oluşan bazı metabolik süreçlerin sonunda üretilmektedir. Bu nedenle, Dünya Sağlık Örgütü, her gün, yüz ve kollar açık olarak, yanık oluşmayacak şekilde, güneşin geliş açısına da bağlı olarak yaklaşık 20-30 dakika güneşlenerek yeterli D vitamini üretilebileceğine dikkat çekmektedir. Örneğin vardiyalı çalışanlar gibi gün ışığından yararlanamayan kişiler ile evden pek fazla dışarıya çıkamayan yaşlılar D vitamini yetersizliği açısından risk taşıyabiliyor. Güneş ışınlarının arttığı bahar ve yaz aylarından itibaren kullanılan güneş koruyucu kremlerin D vitamini yapımını nasıl etkilediği ise tartışılıyor.
Balık karaciğeri, balık yağı, yağlı balıklar ve yumurta sarısı D vitamini kaynakları arasında gösterilse de, D vitamini açısından zenginleştirilmemiş besinlerin D vitamini içeriğinin oldukça düşük olduğu unutulmamalıdır. Türkiye’de ise D vitamini açısından bir iki besin haricinde bir zenginleştirme söz konusu değildir. Günlük D vitamini gereksinimini yalnızca besinler ile sağlamak mümkün değildir. Dolayısıyla güneş ışınlarından yeterli ölçüde yararlanamayan ve/veya kronik böbrek hastalığı gibi bazı özel sorunları olan birey ve hastalar D vitamini yetersizliği açısından önemli risk altında olabilirler. Bu durumda olduğunu düşünen birey ve yukarıda belirtilen hastaların mutlaka hekimlerine başvurmaları önerilmektedir.
D vitamini eksikliği nelere sebebiyet verir?
Dünya Sağlık Örgütü toplumsal düzeyde D vitamini yetersizliği sorunuyla karşı karşıya olan toplumların D vitamini desteklerini kullanma ve/veya toplumda yaygın olarak tüketilen uygun besinleri D vitaminiyle zorunlu zenginleştirme plan ve politikaları konusunda değerlendirme çağrısı yapmaktadır. Güneş ışınlarından yeterli ölçüde yararlanamayan Birleşik Krallık, İskandinav ülkeleri ve Kanada gibi ülkelerde, D vitamini ile zenginleştirilme uygulamaları yaygın biçimde başarıyla uygulanmaktadır. Örneğin; Kanada’da tüm içme sütleri D vitamini ile zenginleştirilmektedir. Günlük toplam D vitamini alımı için belirlenen üst düzey aşılmamalıdır. Aşırı D vitamini alımı, vücut ağırlığında istemsiz ve hızlı kayıplar, yorgunluk, yer ve zaman algısında bozukluk, kusma veya kabızlık gibi sorunlara yol açabilir.
Güneşten doğru faydalanın
D vitamini içeren gıdaları ne kadar tüketseniz de, ne yazık ki günlük ihtiyacınızın en fazla yüzde 20’sini karşılayabiliyorsunuz. Geri kalanı için cildinizin güneş ışığı ile buluşması şart! Endokrinoloji Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek “Ülkemizde güneş ışınlarından en çok fayda görülecek zamanlar Mayıs ayından Kasım ayına kadar saat 11.00 ile 15.00 arasındaki zaman dilimidir. Bu saatler arasında her 2 diz altının ve her 2 kolun çıplak olacak şekilde ve koruma faktörü olmadan güneşlendirilmesi önemli. Açık tenliler günde 15-20 dakika, koyu tenliler günde 30-45 dakika faydalanabilir. Ancak daha uzun süre güneşte kalacaksanız mutlaka koruyucu kreminizi sürün!” diyor. Koruyucu kremin yanı sıra kıyafet ya da pencerenin ardından güneşlenmek de, güneş ışığının ciltte D vitamini üretmesini engelliyor.
Bu besinleri ihmal etmeyin
Somon, sardalya, ton, uskumru gibi yağlı balıklar D vitamini açısından iyi bir kaynak. Toprakta kendiliğinden çıkmış ve güneş görmüş mantarlar (kültür mantarı D vitamini içermiyor) günlük D vitamini ihtiyacınızın küçük bir kısmını karşılamanıza yardımcı olabilir. Ancak besinler tek başına D vitamini için yeterli olmuyor.
Düzenli uyuyun
Düzenli uyku D vitamininden daha fazla faydalanmanızı sağlıyor. Yapılan çalışmalar, günde beş saatten az uyuyanlarda D vitamini düzeyinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Narkolepsi ve huzursuz bacak sendromu gibi uyku bozuklukları, D vitamini düzeyi düşük olanlarda daha sık görülüyor.
Fazla kilodan kaçının
Aşırı kilolu kişiler D vitamini eksikliği açısından risk altında. Obezlerde vücut yeterli güneş ışığı alsa bile, ciltte D vitamini üretimi azalabiliyor ve oluşan D vitamini de genişlemiş yağ hücrelerinde uzun süre hapsedilerek etkisiz hale gelebiliyor. Bu nedenle ideal kilonuzu korumaya çalışın. Sağlıklı beslenmeye dikkat edin. Basit şeker içeren gıdalardan ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Düzenli olarak haftanın en az üç-dört günü en az yarım saat tempolu yürüyün; bisiklete binin, yüzün.
İlaçlarınıza dikkat edin
Kullanmakta olduğunuz bazı ilaçlar D vitamini düzeyinizi düşürebilir. Özellikle bazı epilepsi-sara, mantar enfeksiyonu, AIDS ilaçları, kortizonlar buna neden olabilir. Bu tür ilaçlar kullanıyorsanız doktorunuzun kontrolünde D vitamini düzeyinize bakılarak takviye almanız gerekebilir.
D vitamini düzeyinizi kontrol ettirin
Endokrinoloji Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek “Eğer D vitamini takviyesi alıyorsanız altı ayda bir vitamin düzeyinizi ve kalsiyum düzeyinizi kontrol ettirin. Yeni başlamak istiyorsanız da öncesinde mutlaka test yaptırın. Çünkü çıkan D vitamini sonucuna göre değişen miktarlarda D vitamini takviyesi önerilmektedir, herkesin ihtiyacı aynı değildir” diyor. Ampul formlarının çok yüksek düzeyde D vitamini içerdiğini belirten Dr. Bilge Ceydilek, bunların doktora danışılmadan eczaneden alınarak gıdalara karıştırılıp tüketilmesinin hayati riske bile neden olabileceğini, bu nedenle damla şeklinde alınabilen D vitaminlerinin tercih edilmesinin daha güvenilir olacağını söylüyor.
Yağda eriyen ve bağırsaklardan emilen bir hormon olan D vitaminin yüzde 10-20'si gıdalar yoluyla alınır. Esas yüzde 80-90'i UVB ışınları etkisiyle ciltte sentezlenir. Direkt güneş ışınlarının teması gerekir. Faktör düzeyi 15 ve üzerindeki güneş koruyucu kremler sürüldüğünde UVB cilde ulaşamaz. Benzer şekilde cam arkasında güneşlenmek de UVB ışınlarının ciltle direkt temasını keseceği için D vitamini sentezi olmaz.
15 dakika güneşlenmek yeter
Güneş ışınlarının dünya yüzeyine ulaştığı açı çok önemlidir. Ülkemizin bulunduğu enlem göz önünde bulundurulduğun da güneşten faydalanmak için en uygun aylar Mayıs-Kasım aylarıdır. Güneş ışığından faydalanmak için uygun saat aralığı saat 10.00-15.00 arasıdır. Cilt rengi açık kişilerin günde 15 dakika kadar güneş banyosu yapması yeterliyken, aynı miktarda D vitamini sentezi için cilt rengi koyu olanların daha uzun süre güneş banyosu yapması gerekir.
Kapalı ortamlardan çıkın!
İnsanlar gün içerisinde uzun süre ofis ortamlarında yani kapalı mekânlarda çalışıyorlar. Çocuklar ise hafta içi tüm gün okuldalar. Hafta sonunu ise dışarıda ve doğada geçirmek yerine AVM'leri tercih ediyorlar. Çocuklar da AVM'lerin ışıltılı cazibesine kapılıp hafta sonlarını bu kapalı yerlerde geçirmek istiyorlar. Dolayısıyla güneş ışınlarına maruziyetleri oldukça azalıyor. Bu da yeteri kadar D vitamini alamamak anlamına geliyor. Bunun dışında besinlerle yetersiz D vitamini alanlarda, midenin ameliyatla alınması gibi durumlarda, çölyak ve ince barsak hastalıklarında, pankreas yetersizliğinde, yağ emilim bozukluğunda, siroz gibi kronik karaciğer hastalıklarında, böbrek yetmezliklerinde, protein kaybına neden olan böbrek hastalıklarında da D vitamini eksikliği sıklıkla görülür. Ayrıca bazı ilaçlar da D vitamini eksikliğe neden olur.
Obezite ve kanserlerle de ilişkili
Son yıllarda yapılan çalışmalarda insulin direnci, şeker hastalığı, karaciğerde yağlanma, obezite ve birçok kanserin, D vitamini eksikliği ile ilişkili olduğu görüldü. Kanser hastası bireylerde de D vitamini eksikliği durumunda, kanserin kötü seyrettiği ile ilgili çalışmalar da var. D vitamini eksikliği depresyon, kemik ağrısı, sık sık soğuk algınlığına yakalanma ve halsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. D vitamini ölçümü, eksiklik düzeyine göre uygun tedavi ve takibi kesinlikle hekim kontrolünde olmalıdır. Reçete edilmeden eczaneden D vitamini takviyesi almamanızda fayda var.
D vitaminini kafanıza göre kullanmayın!
Vitamin D düzeyini en iyi gösteren parametre serumda 25 (OH) vitamin D ölçümüdür. Serum D vitamini düzeyinin 150 üzerinde olması vitamin intoksikasyonu (zehirlenme) olarak nitelendirilir. Kanda kalsiyum seviyelerinin oldukça yükselmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak yaygın vücut ağrısı, şiddetli halsizlik, kabızlık, bulantı kusma, bilinç değişiklikleri, idrarda kalsiyum atılımının artması, böbrek taşı, böbrek yetmezliği, kalpte ritim bozuklukları ve pankreas iltihabı gelişebilir.
İşlenmiş yiyeceklerle beslenilen günümüzde, vitamin eksikliği çekmek oldukça doğal. Bunun sebebi doğru besinleri tüketmemek ya da sindirim sorunları yüzünden olması gerektiği gibi özümseyememek olabilir. Hastalanmayabilirsiniz ama vitaminler vücutta tüm biyokimyasal reaksiyonlarda kofaktör olduğu için işleyiş bozuklukları yaşarsınız. Ve bu aksaklıklar bazen gizemli yollarla tezahür edebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder