D Vitamini Hapı Kullanımı Hakkında Önemli Bilgiler,D Vitamini Hapı Kullanımı Hakkında İlginç Bilgiler,D vitamini hapı ne işe yarar,Magnezyum ve D vitamini eksikliği ilişkisi,D vitamini-A vitamini ilişkisi,Gerçek D vitamini eksikliği nedir,D vitamini haplarını almak neden risklidir,D vitamini hakkında bilmeniz gereken her şey,
D vitamini faydalı mı,D vitamininin faydaları nelerdir,
Fazla D Vitamini takviyesi alınırsa ne olur,
D vitamini hapı, D vitamini eksikliğini gidermeye yardımcı takviye ilaçlarıdır. Bildiğimiz üzere D vitamini ve güneş ışığı arasında sıkı sıkıya bir bağlantı vardır.Çünkü gün içerisinde aldığımız güneş ışığı bize D vitamini sağlar. D vitamini olan besinlerin bile aktifleşebilmesi için ihtiyacımız olan şey yine güneş ışığıdır. Günde 10-15 dakika güneş ışığı, ihtiyacımız olan D vitamini almamız için yeterlidir.
Ancak daha koyu tenliler için daha fazla süreye ihtiyaç duyulabilir. Bazı coğrafya ve iklimlerde güneş ışığını yeterince alamayabiliriz. Bizim coğrafyaya baktığımızda kışın yeteri kadar güneş ışığı alamadığımız için D vitamini eksikliği yaşamamız olasıdır. İşte bu durumda D vitamini hapına ihtiyaç duyabiliriz.
D vitamini hapı ne işe yarar? D vitamini, vücutta kalsiyum minerali seviyesini kontrol eder ve kalsiyumum bağırsakta emilip kana karışmasını ve kemiklere geçerek kemik oluşumuna katkı sağlar. Vücuttaki fosfor dengesini de yine D vitamini sağlar. Vücudumuzda oluşan yeni hücreler bir süre sonra bölünmeyi bırakarak görevi gereği farklılaşarak organ hücrelerine dönüşürler.
D vitamini bu süreçte hücrelere yardımcı olur ve hücre bölünmesini durdurur. Kanser hücreleri kontrolsüz bölünüp çoğalan hücrelerdir, bu şekilde düşünecek olursak D vitamini kansere karşı da savaşıyor diyebiliriz.Ayrıca vücudumuzun D vitaminini kullanarak ürettiği bazı maddeler sinir sistemi ve beyin dokularında bulunmuş.
Bilim adamları bu maddelerin sinir bağlantılarını sağlamak gibi bir işlevi olduğu sonucuna vardığını söyleyebiliriz. D vitamini vücudumuza bu kadar katkı sağlarken eksikliği elbetteki beraberinde çok büyük rahatsızlıklar meydana getirir. Bu rahatsızlıkları yaşamamak adına piyasada birçok farklı markanın ilaçları bulunmaktadır.
D vitamini genellikle iğne olarak, tercihen hap olarak verilir. İlacın miktarı ve kullanım süresi kişinin yaşına ve ihtiyaç oranına göre değişiklikler gösterir.
D vitamini eksikliği tespit edilenlerde “magnezyum” eksikliği olup olmadığının da araştırılması gerekir.
Magnezyum vücudun ana enerji formu olan ATP yapımı ve kullanımı da dâhil 300 farklı olayda rolü olan bir mineraldir.
Magnezyumun rol aldığı olaylardan biri de dokuların D vitaminine hassasiyetinin belirlenmesi ve kalsiyum dengesinin sürdürülmesidir.
Günümüzde nüfusun en az yarısı yeteri kadar magnezyum alamıyor çünkü son 50 senede toprağın magnezyum miktarı ciddi derecede azalmıştır.
Magnezyum D vitamini metabolizmasında rol aldığı için yüksek miktarda D vitamini desteği verilmesinin daha ciddi magnezyum eksikliğine yol açabileceği düşünülebilir.
Magnezyum ve D vitamini eksikliği ilişkisi
Bir araştırmada magnezyum desteği ile beraber D vitamini de verildiğinde D vitamini eksikliğinin sadece D vitamini verilmesine göre daha iyi düzeldiği gösterildi.
Magnezyum alımını artırarak D vitamini eksikliğine bağlı mortalite fazladan başka bir vitamin alamadan azaltılabilir.
Magnezyum ve kalsiyum arasında da karşıt bir ilişki vardır.
Kalsiyum kas kasılmasına yol açarken magnezyum kasın gevşemesini sağlar; kalsiyum trombosit aktivitesi ve pıhtılaşmayı teşvik ederken magnezyum bunları baskılar.
Bu minerallerin tek tek sevilerinden ziyade her ikisi arasındaki denge daha önemlidir.
Kalsiyum eksikliği ile beraber magnezyum eksikliği olması arterlerde kalsiyum depolanması artabilir.
Magnezyumun artırılması arterlerdeki kalsifikasyonu azaltabilir.
Magnezyumu düşük olan biri D vitamini almaya başlarsa arterlerdeki kalsiyum birikiminin yani kalp krizi riskinin artacağı da ortadadır.
D vitamini-A vitamini ilişkisi
D ve A vitaminleri arasında da hassas bir denge vardır.
Büyüme, gelişme, üreme, bağışıklık sistemi fonksiyonları, görme, deri sağlığı ve gen aktivasyonunu sağlayan A vitamini de yağda eriyen vitaminlerdendir.
Yağda eriyen vitaminler vücutta depolandıklarından bunlar toksik seviyelere ulaşabilirler.
A vitamini, D vitamini toksisitesini önler.
Bu, A vitamini eksikliği durumlarında yüksek doz D vitamini almanın çeşitli problemlere yol açabileceği anlamına gelir.
A vitamini seviyeniz ne kadar düşükse D vitamininin zararı da o kadar fazla olur.
Nitekim A vitamini almak yüksek D vitamini seviyelerinde ortaya çıkan kalsiyum artışını ve bunun damarlardaki birikimini (kalsifikasyon) azaltır.
Gerçek D vitamini eksikliği nedir?
Beslenme hataları ve/veya yeteri kadar güneşlenmemeye bağlı olarak gerçek D vitamini eksikliği olabilir ve bu da elbette sağlığımız için risk yaratır.
Gel gelelim Türkiye gibi güneşin ve D vitamininden zengin besinlerin bol olduğu bir ülkede bu pek muhtemel bir durum değildir.
D vitamini eksikliği olan birinde D vitamini haplarına sarılmadan önce bu iki faktör gözden geçirilmelidir.
D vitamini eksikliği ile beraber K, A vitaminleri, magnezyum eksikliği olup olmadığı dikkate alınmalıdır.
Bunları not edin!
BİR: Sağlıklı insanların kanda D vitamini seviyelerine bakılması gereksizdir.
İKİ: D vitamini ölçülüp de düşük bulunanlara hemen D vitamini –özellikle de yüksek doz- verilmesi yanlıştır.
ÜÇ: D vitamini eksikliği varsa önce sebebinin beslenme hataları ve/veya güneşlenme eksikliği olup olmadığı belirlenmelidir.
DÖRT: Eksikliği doğru beslenme ve güneşlenmeyle giderilemeyenlere D vitamini desteği elbette verilebilir.
BEŞ: D vitamini desteğine karar verilenlerde K2, A vitaminleri ve magnezyum eksikliği ihtimali dikkate alınmalıdır.
ALTI: D vitamini eksik olanlarda bunun tamamlanmasının kalp, kanser ve diğer hastalıkları önlediği gösterilmemiştir.
YEDİ: Yüksek doz D vitamininin uzun süreli kullanımının emniyeti belli değildir.
Gelelim neticeye
Hapları, bırakın hapçılar içsin!
Adam gibi beslenin, mevsiminde yetişen her türlü sebze ve salatalıkları (biber, domates, soğan, sarımsak, limon, turp), lifli ve fermente gıdaları, bakliyatı, mera hayvanlarının etini, sakatatını, sütünü, yumurtasını, peynirini, kuruyemişleri sofranızdan eksik etmeyin, tereyağı ve zeytinyağından şaşmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder